Nurdan TÜMBEK TEKEOĞLU
Trentino Alto – Adige bölgesinin başkenti ve Kuzey Alplerinin eteğinde yeşille ve tarihle iç içe bir şehir. Dağları 1. Dünya Savaş’ında cephanelik ve askerlerin sığınma noktaları olmuş, fakat 2. Dünya Savaşı’nda fazla zarar görmemiş. Merkezi küçük ve sevimli olup, üniversitesi bulunduğu için de hayat sürekli canlı ve benim için etkileyici olan Roma kalıntılarını da taşıyan bu şehirde tam 64 yıldır büyük bir ciddiyetle düzenlenen ve dağ kültürüne ait filmlerin gösterildiği 64.Trento Film Festivali. Festivalde yapımcılığını üstlendiğim “Sıra Dışı İnsanlar” filmi de gösterildi ve seyirciden çok ilgi gördü. Festival programcısı Sergio yıllardır festivale büyük bir titizlikle film seçiyor ve belgesel ve filmlerin genelde dramatik olduğunu, fakat yönetmenliğini Orhan Tekeoğlu’nun yaptığı Sıra Dışı İnsanlar Belgeseli’nin insanları gülümsettiğini söyledi. 157 kilometrekare alanı olan bu küçük şehirde 150 bine yakın insan yaşıyor, fakat festivaline oluk gibi para harcanıyor. Eşim Orhan Tekeoğlu ile gittiğimiz festivalin organizasyonu A’dan Z’ye mükemmeldi. Seanslar dakikti, basın toplantıları, yönetmen ve yapımcıya gösterilen özen takdire şayandı.
Tabii beni bu sevimli ve küçük şehrin perakende dünyası daha da büyüledi. Tarihi binaların altındaki şirin dükkânlar, özenli vitrinler ve seçmece ürünler… Pahalı ve ucuzu bir arada bulabildiğiniz ve asla kazık yemediğiniz kontrollü bir dünya. Kahvenizi içerken ve yemeğinizi yerken Alpler ile göz göze gelmek ve halen tepesindeki karı gözlemleyebilmek olağanüstü güzel. Türkiye’nin 81 ili var ve hepsi de birbirinden güzel ve bence turizmini desteklemek ve farklı kültürdeki dünya insanlarını bir araya getirmek için her birinde film festivali düzenlenmeli ve bakanlık destek vermeli. Festivaller turistleri getirecek ve onlar da doğal olarak alışveriş edecek ve film seyredecekler, acıkacaklar ve yiyip, içecekler. Ufacık bir İtalyan şehrinde düzenlenen bu festival iki yıl önce Türkiye bölümü açmış ve birçok Türk yönetmenin filmini göstermiş.
Mardin, Kayseri, Gaziantep, Malatya, Bursa, Adana, Antalya, İzmir, İstanbul gibi birkaç şehir daha film festivali düzenliyor, fakat ne yazık ki Türkiye’nin en tarihi şehirlerinden Trabzon’da film festivali yok. Türkiye’nin ikinci opera ve bale binasının açılıp, sonra da yıkıldığı bu şehir bence futbol ve benzeri olumsuzlukları üzerinden bu sayede atabilir ve dünya sinemasından insanları konuk edebilir. Örneğin bu sene danışma kurulunda olduğum 4. Altın Çınar Film Festivali’ne Hint asıllı Bollywoodlu arkadaşım Vivek Singhania’yı Festival Direktörü Kadir Turna’ya geçen sene tanıştırmam sayesinde onlarca Bollywoodlu yönetmen ve sanatçının Kayseri’ye 18 Mayıs’ta gelmesine aracılık ettim. Vivek Türk dostu ve bu işi beş kuruş almadan yaptı. Kayseri hem misafire hem alışverişe doyacak. Ey uyanın diğer iller ve yöneticileri… Film, edebiyat, müzik ve kültür festivalleri yapın ve canlansın perakende, ekonomi ve hayat!
