Ana Sayfa Gündem Hazır giyim sektöründe hedef yurt dışı

Hazır giyim sektöründe hedef yurt dışı

Tekstil ve hazır giyim sektörü, iç pazardaki daralma nedeniyle gözünü yurt dışına dikti. Gelecek yıl yurt dışında büyümeye odaklanan sektör, ihracatını da artırmayı planlıyor.

Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, perakendenin Türkiye’nin gayri safi yurtiçi hasılasını oluşturan en büyük 5 sektör içinde yer aldığını ve gayri safi milli hasılanın yüzde 12’sini oluşturduğuna dikkat çekti.

Sektörün 2015 sonu itibarıyla 663 milyar lira düzeyinde bir büyüklüğe ulaştığı bilgisini veren Öncel, 2016 yılı için planlamalarını yüzde 9-10 bandında büyümeye göre yaptıklarını ancak hem bölgede yaşanan sıkıntılar hem de Türkiye’nin temmuz ayında karşı karşıya kaldığı darbe tehdidinin ne yazık ki tüm ekonomide bir durgunluğa neden olduğunu dile getirdi.

Öncel, perakendenin de bundan etkilendiğine işaret ederek, “Bu koşullarda, 2016 yılında karlılıkta ve cirolarda olabilecek en küçük bir artı bile bizi mutlu edecek” diye konuştu.

Halen Türk perakende markalarının önündeki en büyük sorun ve gelecekleri için en önemli tehdidin dövize bağlı olarak yükselen kiralar ve genel giderler olduğuna dikkati çeken Öncel, sözlerine şöyle devam etti:

“En önemli sosyal tehdit olarak mağaza kapanmalarıyla beraber oluşabilecek genç işsizlikteki yükselişi görüyoruz. Bu anlamda perakende, niteliksiz genç işsizliğe çözüm olabilecek en önemli sektör olma konumunu sürdürüyor. Şu sıralarda sadece hazır giyim için değil her kategoriden BMD markaları için temel sıkıntı döviz kurundaki dalgalanmalara bağlı olarak dövizle kiralama yapılan mağazalardaki kira artışı. Buna bağlı olarak, bazı AVM’lerde yaşanan kira/ciro oranındaki artış da önemli bir sorun olarak sektörü etkiliyor.

Türkiye’nin yüzde 7-8 büyüdüğü yıllarda özellikle döviz bazlı yapılan kontratlar bugünkü piyasa koşullarından çok uzak noktaya düştü. Dolar kuru son 3 yılda yüzde 50, maliyetler ise sürekli arttı. Karlılıkta küresel ve bölgesel sıkıntılar nedeniyle sürekli düşüş trendi yaşandı. Buna ek olarak, asgari ücretteki artış, ithalata getirilen bazı ek vergiler sektörde maliyetleri artırdı. İşte bu nedenlerle, 2017 yılı için büyüme tahminlerimizi oldukça sınırlı tutmak zorunda olduğumuzu hissediyoruz. Yukarıda da ifade ettiğim gibi, 2017 yılında karlılıkta, verimlilikte ve cirolarda olabilecek en küçük bir artıyı markalar açısından olumlu değerlendireceğiz.”

“5 yılda dolarla ödenen kiralar TL bazında yüzde 122 arttı”

BMD Başkanı Öncel, Türkiye’de büyümenin durağanlaşması nedeniyle markaların yüzlerini yurt dışı büyümeye dönmelerini ve yurt dışı açılıma odaklanmalarını beklediklerini söyledi.

Kasım 2016 itibarıyla 97 BMD markasının 112 ülkede toplamda 14 bin 606 satış noktası bulunduğu bilgisini veren Öncel, bunun 2 bin 494’ünü mağaza, 12 bin 112’sini ise diğer satış noktalarının oluşturduğunu belirterek, “2017 yılında yurt dışı operasyonların artacağını tahmin ediyoruz” dedi.

Kura yönelik değerlendirmelerde de bulunan Öncel, kura yönelik bir tahmin değil de ancak kur dileği olabileceğine işaret ederek, “O da 3 lirayı aşmayan bir kur” ifadelerini kullandı.

Öncel, Türk markaları olarak AVM ve cadde mağazalarında ödenebilir kurla Türk lirasına dönülmesini beklediklerini, perakende sektörü olarak son 5 yılda en önemli problemlerinin döviz bazlı kiraların ödenemez noktaya gelmesi olduğunu dile getirdi.

5 yılda dolarla ödenen kiralar TL bazında yüzde 122, euro ile ödenen kiraların ise yüzde 79 arttığına dikkati çeken Öncel, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu yüksek ateşi hiçbir sektör kaldıramaz. Halen Türkiye’deki AVM’lerin kira uygulamalarını gözden geçiriyoruz. Organize perakende sektörü ödenebilir ve sürdürülebilir kira kurunda üst sınır olarak dolarda 2,30-2,40, euroda 2,60-2,70 lirayı uygun görüyor. Burada metrekare kira bedellerinin şehir ve konuma göre de farklılık arz ettiğini özellikle vurgulamakta yarar var. Biz bu hesabı yaparken son 5 yıldaki kümülatif TEFE ve TÜFE artışının yüzde 30 olduğunu göz önünde bulunduruyoruz.

Perakende, endüstri zincirinde en son ve en hassas halkayı oluşturuyor. Bu halkada yaşanacak olumsuzluk geriye doğru tüm zincirde bozulmalara neden oluyor. Mağazaların faaliyetlerini sürdürmesi istihdamın ve üretim kanallarının da açık olması anlamına geliyor. Yaşanan bu sıkıntılı süreçte özellikle son iki yıldır sorunu kendi sorunları olarak gören birçok mağaza sahibi, markaların yanında yer alarak döviz kurunda indirime gittiler. Kendilerine bir kez daha teşekkür ediyoruz. Bu zor dönemde diğer AVM’lerden de aynı yaklaşımı bekliyoruz. Çünkü amacımız sadece mağazayı değil çarşıyı da korumak.”

“15 Temmuz darbe girişimi, yatırımları ve ekonomiye güveni olumsuz etkiledi”

İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi ise hazır giyim ve konfeksiyon ihracatının gelişimi ve ihracata etki eden faktörler açısından 2016 yılını iki ayrı bölümde değerlendirmek gerektiğini söyledi.

Hazır giyim sektörünün 2016’nın ilk yarısında yüzde 7’lik ihracat artışıyla olumlu bir performans gösterdiğini belirten Tanrıverdi, bu dönemde başta en büyük pazar olan AB ekonomilerindeki olumlu gelişmelerin Kasım 2015’te gerçekleştirilen seçimler sonrası oluşan istikrarlı ortam ve ekonomiyi destekleyici reform paketlerinin ihracata olumlu yansıdığını kaydetti.

Tanrıverdi, 2016 yılının ikinci yarısında ise durumun tersine döndüğüne işaret ederek, “Bu dönem gerek Türkiye ekonomisi, gerekse dünya ekonomisi için zor bir süreçti. 15 Temmuz darbe girişimi, yatırımları ve ekonomiye güveni olumsuz etkiledi. Yabancı müşterilerin Türkiye’ye ziyaretlerinin azalmasına paralel olarak siparişlerde de yavaşlama meydana geldi.” diye konuştu.

Yılın ikinci yarısını negatif yönlü etkileyen gelişmelerden biri olarak sektör için en büyük ikinci pazar olan İngiltere’deki referandumun sayılabileceğine dikkati çeken Tanrıverdi, referandumdan AB’den ayrılma kararının çıkmasıyla oluşan belirsizlik ortamı ve poundun değerinin düşmesinin ihracata olumsuz yansıdığını dile getirdi. Tanrıverdi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“2016’nın ilk yarısında yüzde 7 ihracat artışı yakalayan hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün hızı yukarıda sıralanan nedenlerden dolayı ikinci yarıda kesildi. Sektörümüz 11 aylık dönemde yüzde 0,5 artışla 15,6 milyar dolarlık ihracat performansına ulaştı. Bu sonuçlar ışığında 2016’yı geçen yıl ile aynı düzeyde, yani 17 milyar dolarlık bir ihracatla tamamlayacağımızı söyleyebiliriz.

Yılın ikinci yarısında sadece Türkiye’de değil dünya ticaretinde de gözle görülür bir daralma yaşanıyor. Nitekim Dünya Ticaret Örgütü küresel ticaretteki yavaşlamaya dikkati çekerek 2016’da dünya ticaretinin önceki tahminlerin altında ancak yüzde 1,7 büyüyeceği öngörüsünde bulunuyor. Pazarlar anlamında sektörün ihracat performansını önceki yıllarda olduğu gibi yine AB ülkeleri belirledi.

Başta en büyük pazarlarımız Almanya ve İngiltere olmak üzere birçok AB ülkesine ihracatımızda düşüş oldu. Polonya ve İspanya gibi ihracatta artış kaydedilen ülkelerde de son aylarda ibre tersine döndü. Bu gelişmelerin bir yansıması olarak AB’ye yapılan hazır giyim ihracatı yüzde 1,7 kayıpla 11 milyar dolar düzeyinde kaldı. ABD, İran, Suudi Arabistan, İsrail ve Bulgaristan 2016’da olumlu gelişmeler kaydedilen pazarlar olarak öne çıkıyor.”

“Sektörümüz bu yılı kayıpsız biçimde 17 milyar dolar ihracatla kapatıyor”

Hikmet Tanrıverdi, 2017 yılına içeride ve dışarıda belirsizliklerle girdiklerini belirterek, “Başkanlık seçimleri sonrası şekillenebilecek ABD dış ticaret ve ekonomi politikaları tüm dünyayı etkileyebilecek risk faktörlerinin başında geliyor. Yurt içinde ise hükümetin aldığı ekonomik tedbir ve reform paketlerinin etkileri görülmeye başlanacak” dedi.

Çeşitli sıkıntı ve belirsizliklere rağmen hazır giyim ve konfeksiyon ihracatında ilk hedef olarak mevcut seviyeyi korumak, olumlu gelişmelerle birlikte hızlı bir toparlanmayla 2014 yılındaki 18,7 milyar dolarlık ihracatı tekrarlamak istediklerini aktaran Tanrıverdi, “Döviz kurlarına ilişkin mevcut oynak ortamda bir tahminde bulunmak gerçekçi olmayacak. Bununla birlikte bizim için euro/dolar paritesi çok daha önemli. Paritede 1,05’in altı sıkıntı yaratır. 1,10-1,20 bizim için ideal parite aralığını oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

Tanrıverdi, hazır giyim ve konfeksiyon sektörü olarak 2023 yılı ihracat hedeflerinin 60 milyar dolar seviyesinde olduğunu, bu 60 milyar dolarlık hedefin yarısını Türkiye içinde üreterek ve ihraç ederek gerçekleştirmeyi planlarken, diğer yarısı olan 30 milyarlık kısmını da organizatör ülke, yani tasarımı ve markası Türkiye’ye ait olan firmaların komşu ülkelerde üretimi ve ihracatı ile öngördüklerini söyledi.

İHKİB olarak hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün 2023 yılı hedeflerine ulaşma kararlılığını muhafaza ettiklerini anlatan Tanrıverdi, “Bu çerçevede ihracatı artırmak amacıyla fuar, ticaret ve alım heyetleri, sektöre yönelik eğitim aktiviteleri ve tasarımcılara yönelik destekler gibi faaliyetlerde bulunuyoruz.” şeklinde konuştu. Tanrıverdi şunlara vurgu yaptı:

“Özellikle yurt dışında ofis ve mağazalaşmaya yönelik devlet destekleri de ihracatımızı artırma ve hedeflerimize ulaşma noktasında son derece önemli bir teşvik rolü oynuyor. Bu kapsamda yeni projeler arasında yer alan Türk Ticaret Merkezlerini Tahran, New York, Londra ve Düsseldorf’ta kuruyoruz. Başka metropollerde ve merkezlerde de açılacak bu merkezler yardımıyla ihracatçılarımızın ticaretlerini artırmalarını sağlayacağız.

Yine son dönemde yasalaşan Ar-Ge ve tasarım merkezleri düzenlemesi de sektörün uzun süredir ihtiyaç duyduğu ve talep ettiği tasarım merkezleri ve tasarım elemanları istihdamında destek sağlayarak katma değerli üretimi daha da üst düzeylere taşıyacak. Diğer taraftan üretimin maliyetlerin düşük olduğu 5. ve 6. bölgelere taşınması, ayrıca bu bölgelere sağlanan ek destek ve teşvikler sektöre maliyet anlamında büyük avantaj sağlıyor.

İstihdam ihtiyacı bu bölgelerden karşılanan sektörün ihracat hedeflerine ulaşması kolaylaşıyor. Bu kapsamda içeride ve dışarıda yaşanan sıkıntılara rağmen sektörümüz 2016 yılını kayıpsız biçimde 17 milyar dolar ihracatla kapatıyor. 2017’de ise ihracatımızı yüzde 10 artışla 19 milyar dolar seviyesine çıkararak, 2023 hedeflerimize bir adım daha yaklaşmayı öngörüyoruz.”

“Sektör her yıl ülkeye 14-15 milyar dolar net döviz girdisi sağlıyor”

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Şeref Fayat ise hazır giyim ve konfeksiyonun Türkiye ekonomisi için son derece önemli bir sektör olduğunu belirterek, “Üretimde, istihdamda, ihracatta ve ülkeye net döviz girdisi sağlamada öncüyüz” dedi.

Sektörün sadece üretimde 500 bin kişiye istihdam imkanı sunduğunu anımsatan Fayat, mağazacılık kısmını hesaba kattıklarında bu sayının 2 milyona yaklaştığını söyledi.

Fayat, sektörün üretim/sanayi cirosunda 2015 yılında 64,5 milyar liraya ulaştıklarını, 2016 sonunda bu rakamın 72-73 milyar liraya çıkacağını öngördüklerini dile getirdi.

Dünyanın yedinci, AB’nin üçüncü büyük hazır giyim tedarikçisi olduklarına da değinen Fayat, sektörün yılda 17-18 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiğini, her yıl ülkeye 14-15 milyar dolar net döviz girdisi sağladığını ifade etti. Fayat, şunları kaydetti:

“Hazır giyim sektörü 2016 yılını ihracatta geçen yılki seviyesinin bir miktar üzerinde ve 17 milyar dolar seviyesinde kapatacak. İç pazarda ise yüzde 8 büyüme ile 60 milyar lira üzerinde bir hazır giyim harcaması yapılmış olacak. 2017 yılında ise içeride ve dışarıda yine önemli riskler görünüyor. İçeride siyasi beklentiler çerçevesinde iç pazar yüzde 8-10 arasında büyüyecek, dışarıda ise AB, ABD ve yakın-komşu ülkelerde gelişmeler etkili olacak. AB’de Brexit sonrası yavaşlama beklentisi, ABD’de Trump’ın ticaret politikası, yakın ve komşu ülkelerde ise enerji fiyatlarına bağlı canlanma ümidi izlenecek.”

“Türk Lirasındaki zayıflamanın devam etmesini bekliyoruz”

Şeref Fayat, sektör için 2017 yılında ihracatın sınırlı ölçüde artışının başarı olacağını belirterek, “Euro/dolar paritesi de zayıflayan euro ile ihracatı olumsuz etkileyecek” dedi. Türk Lirasındaki zayıflamanın devam etmesini beklediklerini aktaran Fayat, 2017 yılında muhtemelen daha yüksek döviz kurlarının olacağını kaydetti.

Fayat, sektör olarak çok iddialı hedefleri olduğuna işaret ederek, “Örneğin 2023 için ihracat çıtamızı 60 milyar dolar koyduk. Yine o tarihe kadar sadece üretimde 1 milyon kişiye yeni istihdam yaratmayı öngörüyoruz” diye konuştu.

Dünyanın durumunun ortada olduğunu, Türkiye’nin bulunduğu coğrafyanın ateş çemberi olduğunu aktaran Fayat, bu gelişmelerin ister istemez sektörü olumsuz etkilediğini dile getirdi.

Fayat, bu zorluklar altında belki 2023 hedefine ulaşılamayacağını, hedefleri güncellemenin gerekebileceğine dikkati çekerek, konuşmasına şöyle devam etti:

“Rakamlar revize edilebilir, değiştirilebilir. Ama sektörümüz için değişmeyen bir gerçek var. Küresel çaptaki rekabetçi konumumuzu bugünden daha ileriye taşıyabilmemiz için hazır giyim üretiminden moda endüstrisine geçmemiz gerekiyor. Hedefe daha hızlı ulaşabilme adına tasarım, markalaşma ve inovasyon odaklı bir eylem planı hazırladık. Bu yıl da aynı hedefler doğrultusunda yolumuza devam ettik. Ar-Ge çalışmalarındaki artışa paralel olarak inovatif üretimimiz ve akıllı ürün yelpazemiz hızla genişleyecek.

İnovatif ürün aynı zamanda katma değerli üretim demek. Markalaşma ve inovatif üretimde ne kadar hızlı ilerleyebilirsek ihracatta kilogram başına 50 dolar gelir hedefini de o kadar hızlı yakalayabileceğiz. Küresel pazarlarda rekabetçi kalabilmemiz için özel sektör devlet iş birliğinin artarak sürmesi gerekiyor. Özellikle TGSD’nin teklifi ve taleplerinden biri olan Nitelikli Üretici Sertifika Programının uygulamaya geçirileceği yönündeki inancımı bir kez daha vurgulamak istiyorum. Önümüzdeki dönemde esnek, yalın, küçük parti üretim altyapısını oluşturup, yüksek katma değerli, yenilikçi, fonksiyonel-akıllı ürünlere geçiş yapmak ve gelecek planlarımızı buna göre şekillendirmek zorundayız.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz