Ana Sayfa Gündem Daha fazla alan mı? Daha verimli alan mı?

Daha fazla alan mı? Daha verimli alan mı?

Sinan ASILYAZICI

Artan maliyetler.
Azalan kârlılık.
Yukarıdaki önemli etkenler uzun süredir daha verimli mağaza ve alan kullanımını gündeme getirdi.
Her geçen yıl daha fazla marka ve ürün çeşidi müşteriler ile buluşur veya onlar tarafından aranır oldu.
Daha çok mağaza birbiri ile rakip oldu.
Birçok lokasyonda metrekareler aynı kalırken çeşitler, maliyetler arttı.
Hep söyler bazen de yazarım; perakendede her şey için bir yer vardır, doğru ürün ve doğru yer çerçevesinde.

Bir taraftan karşılanması gereken, daha fazla marka ve daha fazla çeşit düşüncesi ile diğer taraftan alanın verimli kullanılması. Geleneksel perakende de yaşanan süreç, kategori ve alan yönetimi ile bu konulara çözüm buldu ve buluyor da. Raflardaki verimlilik ve mağaza alanındaki verimlilik için yapılan analizler, araştırmalar… Peki, ortada bir formül varsa çözüm her yerde aynı mı? Hayır. Doğru marka ve ürün karışımını planlamak ve bunun takibini yapmak ve gerekli durumlarda revize etmek.

Ürün Karşımı Derinliği (Assortment) buradaki anahtarlardan biridir. Lokasyonlardaki farklılıklara göre davranış geliştirmek ile müşterilerin Sosyo Ekonomik Seviyeleri (SES) dikkate alınmalıdır.

Çeşitli kaynaklarda yılda çıkan ürün sayıları verilir zaman zaman. Devamında; şu kadarı bir yıl içerisinde raftan kaldırılıyor, bu kadarı raflarda yer alamıyor gibi sadece sistemin çıktığı Amerika’da bu sayı binlerle ifade ediliyor. “Günümüzde, ortalama bir süpermarkette 40 bin marka ürünü ya da standart stoklama birimi ( SKU ) stoklanıyor. Hemen hemen her kategoride, bir seçenek patlaması yaşanıyor. Üstelik bu rakam, ABD’de var olduğu tahmin edilen bir milyon SKU’nun sadece küçük bir parçası. İşin en ilginç yanı ise, ortalama bir ailenin ihtiyaçlarının yüzde 80 – 85’lik kısmı için sadece 150 SKU’ya gereksinim duyduğu ve geri kalan 39.850 SKU’nun göz ardı edilme ihtimalinin çok yüksek olduğudur.” Jack Trout 

Yukarıdaki sözler sanırım işin önemini ve zorluğunu kanıtlar nitelikte.
Diğer önemli etken ise “Alan Yönetimi”dir.
Satış alanları ve satış dışı alanların oranı önemli hesaplamalar içerisinde yer almaktadır.
Bu bağlamda alan tahsisindeki verimlilik ölçütleri iyi belirlenmelidir.
Sağlanan alan ve ürünlerin sergilenmesi ile konumlandırılması ayrıca önem taşımaktadır!

Belirlenmiş bir kategori için ayrılan raf payının gereğinden fazla olması ne kadar tercih edilmezse de gerekenden az bir pay ayrılması da bir o kadar tercih edilmemektedir. Özellikle kısıtlı satış alanına sahip işletmelerde ikinci şıkkın zor olduğunu biliyorum ama değinmeden de edemiyorum.

Doğru bir layoutun alışverişçi üzerindeki yadsınamaz etkisinden başlayarak, diğer gerekliliklere ve detaylara inen bir planlamayla yapılan uygulamalardan bahsediyorum.

Önce mağazanın hakkını verip, ondan sonrada getirilerinin ve götürülerinin hesabının sorulmasının daha doğru olduğuna inanıyorum. Bunun içinde konu; teşhirinden ekipmanına, stok devir hızından ürün çeşidine, kar marjlarından genel giderlerin oranlarına, çalışan başına düşen satış ile metrekareye düşen satış ve alışverişçilerin beklentilerini karşılamaya dek uzanan bir çizgide ele alınmaktadır.

Verimlilik artık mağazayı görünmeyen bir el olarak yönetmektedir. Çünkü göstergeleri ve sonuçları elle tutulur olmuştur. Bu bağlamda verimli olmayan lokasyonların kapatılması doğru ve uygulanan bir yöntem haline gelmiştir. Ancak, mağazanın seçiminde ve açılışında gösterilen hassasiyetin bu aşamada da gösterilmesi kaydıyla. Genelde öyledir ama zaman zaman işin oturması açısından belli bir sürece ihtiyaç olan lokasyonlarda bu kavram açılışta hesaplanmakla beraber, çeşitli koşullar nedeni ile mağaza erken kapatılabilmekte ve sonra bölge istenilen potansiyele ulaştığında ‘pişmanlıklara’ neden olabilmektedir.

Son dönemde yaşanan gelişmeler perakendeciliğin zorluklarının arttığını ve daha da artacağını göstermektedir. Artan maliyetler birçok kararın önüne geçmiş ve geçmektedir de.

Hem yatırım hem de istihdam açısından önemli sektörlerin başlarında yer alan perakendenin çözüm bulması gereken sorunlarından biride bu. Üstelik bunu her geçen gün artan müşteri beklentilerinden ödün vermeden yapmak gerekiyor.

Yazımı Jack Welch’ in bir sözü ile bitirmek istiyorum. “Müşterilerinizi elde tutmanın en iyi yolu, onlara daha az karşılığında daha çoğu nasıl vereceğinizi sürekli olarak araştırmaktır.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz