Ana Sayfa Yazarlar Atilla Yıldıztekin Lojistik köyler ve AVM lojistiği

Lojistik köyler ve AVM lojistiği

Atilla YILDIZTEKİN

Türkiye son 15 yıldır yeni bir kavramın tartışmasını yapıyor. Tüm kalkınma ajanslarımız, TCDD yetkilileri, bilinçli il valilerimiz, geleceğe dönük vizyonu olan ticaret ve/veya sanayi odaları başkanlarımız, birkaç akademisyen dostum “Lojistik Köy, Lojistik Merkez” projeleri hayal ediyoruz. TCDD tarafından inşa edilmesine başlanılan önce 12 adetle startı verilen, şimdi 18 adede çıkan demiryolları intermodal aktarma merkezleri projelerinden 6 tanesi devreye girmiş durumda.

Demiryolu taşımacılığımızın gelişmesi için vazgeçilmez olan bu yatırımı yürekten destekliyorum. Artık daha fazla ve çeşitli yük uzak mesafelere demiryolu ile taşınacak. Yeter mi? Yetmez. Demiryolunda elbette taşınan yükleri indireceğiniz bir terminal gerekiyor, ancak doğru olan yüklerin terminallerden önce kara yoluyla taşınması, terminalden indirildikten sonra yine kara yoluyla depolara taşınması değil. İki nokta arasında taşımanın başına ve sonuna ayrı ayrı kara nakliyesi eklemek hem süreci uzatmakta hem de maliyeti arttırıyor. Çözüm ise kapıdan kapıya demiryolu ile taşımak.

Avrupa’da yük miktarı yüksek olan tesislere demiryolu bağlantısı yapılıyor ve depolara doğrudan sevklerini demiryolu vagonlarına yapmaları sağlanıyor. Diğer taraftan da indirme terminalleri de depoların içinde veya bitişik olmalı ki demiryolu taşıması cazip hale gelsin. Proje güzel, ama “nasıl” sorusu söz konusu.

Her şeyden önce demiryollarımız depo ve fabrikalarımıza bağlanmıyor. Eskişehir, Dilovası, İskenderun, Mersin ve birçok organize sanayi bölgeleri yanından tren geçen ancak fabrikalara bağlanması düşünülmemiş oganize sanayi bölgeleri.. Bazı OSB’lerde yakında demiryolu terminali vardır ama yükler istasyondan kamyonlara yüklenerek fabrikalara taşınıyor. Maliyetler yüksek… Yeni OSB’lerin fabrika ve depolara demiryolu girecek şekilde yapılması gerekiyor.

Yeniler yapılacaksa, eskilerin de artık devreden çıkması gerekiyor. Şehirlerin büyümesi ile şehir içinde kalan küçük ve orta büyüklükteki depolara artık demiryolu bağlanamaz. Karşımıza çözüm olarak şehir varoşlarında yığılmış depoların aynen OSB’ler gibi bir merkezde toplanması geliyor. Bu merkezlerde büyük ve dünya standartlarında A++ kalitede depolar inşa edilmeli, bu depolara arka taraftan vagonlar ön taraftan TIR’lar yanaşmalı. Şehir lojistiğinin çağdaş depolarda yapılması önerilmeli. Tesiste demir yolu terminali ile, sosyal tesisleri ile, TIR parkları, konteyner parkları, güvenlik hizmetleri, yönetim merkezi, yakıt istasyonları ile bir O.S.B. yönetim ile lojistik ve köyler kurulması gerekli.

Avrupa’da 1970’li yıllardan başlamak üzere 200 adet lojistik köy inşa edildi. Türkiye’de de ilki özel sektöre ait Ankara Lojistik Üssü faaliyette. Yine ilki devlete ait Samsun Lojistik Merkezi de inşa halinde, 2017 yılı son çeyreğinde kullanıma geçilecek. Ardından 10’dan fazla lojistik köy ve lojistik merkez projesi üzerinde çalışılmak için beklemekte.

Lojistik köylerin AVM lojistik giderlerine etkisi

Lojistik köyler şehir içinde özellikle AVM’lere gidecek olan ürünlerin depolanmasına, her AVM için yüklerin lojistik köyde birleştirilerek aynı araçla günde birkaç kez sevk edilmesine fırsat yaratır. Böylece dolu araçlarla hızlı bir şekilde yapılan şehir içi taşıma maliyeti düşecek, sık sevklerle mağaza stokları daha hızlı güncellenecektir. Lojistik köylerde verilen ütüleme, ambalajlama, paketleme gibi hizmetlerde daha kaliteli, hızlı ve ucuza verilebilecek, lojistik giderler düşecektir.

AVM’lere aynı araçlarla giden ürünlerde şehir trafiğinin rahatlamasına, karbon salınımının azalmasına gürültü kirliliğinin önlenmesine de yarayacaktır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz